İskoçların papyonu Maguire'ın Crucible yoluna göz attık.
Stephen Maguire, Rob Walker'ın sıkça kullandığı takma adıyla "On-Fire".İskoç oyuncu için Crucible bu yıl daha da anlamlı olabilir.
2004 yılında üç sıralama finali ve Birleşik Krallık'ı da içeren iki şampiyonlukla beraber tüm gözlerine üzerinde toplamıştı Maggi.Ardından artan beklentilerin getirdiği baskısıyla yeni bir sıralama zaferinin gelmesi gecikse de 2007 ve 2008 yılı da oyuncu için şampiyonlukları beraberinde getirdi.Devamında tam 5 yıl boyunca şampiyonluk yaşayamayan oyuncu, kupaların kapısından döndü durdu ancak bu şanssızlığını bu yıl ki Galler Açık ile sona erdirdi.
Maguire tur içerisinde diğer oyunculardan farklı yeteneğe sahip sayılı oyunculardan.Hatta formda olduğu zamanlarda kendisini Ronnie ve Ding'in hemen ardına bile koyabiliriz.Fazlaca agresif oyunu, başarılı uzun potları kendisini farklı kılan özelliklerinin başında.Lakin beklentiler gerçekleşmediğinde yeteneğinizin altında ezilmeniz kaçınılmaz olmaya başlıyor.Sadece snooker değil diğer tüm spor branşlarında da benzer öyküler vardır.
Maguire'ı bu çıkmaza sürükleyen, gelmesi beklenen Dünya Şampiyonluğuna yaklaşıp kıyısından dönmek.2007 yılında, 26 yaşında iken, vatandaşı Higgins'e kıl payı kaybettiği yarı final maçı oyuncuyu hayal kırıklığına uğrattı şüphesiz.Hemen ardından iki çeyrek finalden eli boş dönmesi, takvimdeki diğer sıralama turnuvalarından da şampiyonlukların gelmemeye başlaması Maggi'yi iyiden iyiye zora soktu.
Bu durum ilerleyen zamanlarda oyuncunun maç performanslarına da yansımaya başladı.Çok iyi götürdüğü maçta küçük hatalarına bile tahammülsüz hale gelen Maguire, masaya küsüp umursamaz vuruşlarıyla bir çok maçı kendi elleriyle kaybetti.Ancak başlayan toparlanış gelen PTC galibiyetleri, finaller ve sonunda kafayı büyük ölçüde rahatlatan Galler Açık şampiyonluğu.Hissedilen baskıdan kurtulduktan sonra neler yapılabileceğinin yakın örneği Judd Trump.
Maguire oyun kabiliyeti yüksek oyunculardan.Maça yeterince odaklı olduğunda pot konusunda sıkıntı çekmiyor ve hiç de fena olmayan güvenli vuruşlarıyla rakiplerini oldukça zora sokuyor.Şanssız yanı tablonun kan gövdeyi götürecek olan yerine düşmüş olması.İkinci turda kolay olmayacak bir Williams, çeyrek finalde muhtemel Neil ve ardından Selby-Ding-Allen üçlüsünden bir yarı final rakibi.Sırasıyla bu rakipleri geçmek büyük sabır gerektiren iş.Şanslı yanı ise Neil ve Selby'nin Çin yorgunu olmaları.Tablonun altı için favorim hala Ding olsa da Maguire sürpriz adayım olmaya devam ediyor.
Maguire'ın kariyeri ile ilgili küçük bir bilgi vermek isterim.İskoç oyuncu 32 yaşına girdi.Toplamda 10 sıralama turnuvası finali ve 5 sıralama şampiyonluğu var.Bunlara mukabil 5 tane mini sıralama finali ve bunlardan iki tanesinde şampiyonluğu var.Sıralamada en iyi ikinci sırada yer alabilmişti.Bu kariyer istatistikleri şu an dünya 1 numarası olan ve sezonu domine ettiği(!) söylenen Selby'den üstün durumda ve aralarında yalnızca iki yaş var.
Ufak bir detay ile açıklayayım şu an yani daha doğrusu 20 Nisan tarihinde seeding'den 2 sene önceki puanlar silindiği anda Dünya 1 Numarası Neil Robertson olacak.
YanıtlaSilAyrıca Birleşik Krallık ve Masters'ı aynı sezonda şu sıralar en çok rekabet içerisinde olan rakibini yenerek (Birleşik Krallık Yarı Final, Masters Final) kazanması bence dominasyon diye tabir edilmesinde en büyük faktör.
Bu anlamda kullanacaksak dominasyon kelimesinin anlamını küçültmüş oluruz.Zira Steve Davis, Hendry, Ronnie-Higgins-Williams üçlüsünün gerçekleştirdiği de dominasyondu.Selby üst üste iki büyük turnuvayı kazanmış dönemin önemli oyuncusu benim şahsımda.Peter Ebdon'ın eş değeri.Hatta Dünya Şampiyonu olamamış hali.
SilAma mega-modern çağda Davis'in ve diğerlerinin yapmış olduğu dominasyonu görmemiz imkansız. Yani Dünya Şampiyonu olma ihtimali olan 8-9 oyuncunun olduğu bir çağda bence yapılabilecek en tutarlı domine 3 büyük kupayı bir sezonda kazanmak olacaktır.
SilAz önce ders çalışırken düşündüm de son zamanlarda dominasyonun olmamasının sebebi gerçekten artan kalite mi acaba?Turnuvalara ve şampiyonlara baktığımda hiç de öyle düşünmüyorum.Gerçekten "bu adam iyi ve tutarlı oynuyor" diyebileceğimiz oyuncu yok.Biraz enerjik, oyuna olan doğal yeteneğini taktikle birleştirebilen bir oyuncu çok rahat bir çok turnuvada şampiyonluk yaşayabilir.Judd genç yaşına rağmen 2011 WC sonrası buna biraz yaklaşmıştı.Üst üste yarı finaller, finaller ile.
SilYani kendini tamamıyla oyuna odaklamış biri çok rahatlıkla bir çok turnuvayı kazabilir.Selby odaklanmada sorunu olmamasına rağmen yapamıyor.Sebebi açık çünkü oyuna doğal kabiliyeti düşük.Çalışarak ulaşmak zorunda çoğu noktaya.Hendry'nin gençliğini kaldırıp getirsek çok iş yapardı şu dönemde.
Ek olarak 2010-2011'de artan kalite(!)'ye rağmen oyununa tamamen konsantre olan Higgins var mesela.Uk Championship-Welsh Open-World Championship.Yani şu açık ki Ronnie, Higgins gibi adamlar kafalarına koyduklarında Dünya Şampiyonluğuna rahatça ulaşabilen isimler.Artan neyin kalitesi?Bence çuhaların kalitesi falan arttı :D
Silinfazure sonuna kadar hakli,selby niel tiriskadan adamlar, onlardan bir cacik olmaz.su siralar bir kac turnuva kazaniyorlarsa ronnie nin yoklugundan, higgins ve williams in vurdumduymazligindan.ha su da var; higgins kendini bir konsatre etsin en az 2 kere daha dünya sampiyonu olur.adam 6 ay ceza aldi, bir döndü, bütün kupalari sildi süpürdü.selby 50 kere siksa kendini 1 kez dünya sampiyonu dahi olamadi.hendry, ronnie , higgins, williams duruyorken selby nin dominasyonuna dense dense, dominasyonnun cücesi denir.
YanıtlaSilhendry toplam 43 turnuva zaferi, ronnie 28, higgins 29, williams 20.
selby 3, robertson 8, judd 3, ding 6.
simdi ding ve judd in zamani, tabii sazi iyi calabilirseler.
ayrica wc kalifikasyonda ilk gün sonuclari
Ryan Day 9 v 10 Ben Woollaston
Andrew Higginson 4 v 10 Michael White
Fergal O'Brien 4 v 10 Jack Lisowski
Michael Holt 10 v 7 Mark Joyce
Marco Fu 10 v 6 David Gilbert
Jamie Cope 3 v 10 Dechawat Poomjaeng
galipler ana tabloya kaldi.
Tırışka kavramı yüzümü gerçekten güldürdü :) . ilginç bir yaklaşım. Ronnie ve Higgins her zaman her şeyi yapabilecek oyuncular burada katılıyorum. Ama bir sezonda 25000 puan toplayanı 40000 puan toplayan ile, her turnuvada en az çeyrek final göreni, 3-4 turnuvada ilk turu geçemeyen insanlardan üstün tutamayız.
Sildemişsiniz ya kendini bir kez daha konsantre etsin diye, işte zaten en büyük problem bu, edebiliyor olsa neden etmesin. Edemiyorlar artık, yaşının getirisi, fiziki etmenler, aile yapısı (yani çocuklarıyla geçireceği vakti düşünmesi) , bugüne kadar kazandıklarının doygunluk hissi. Zaten Higgins ve Ronnie'nin neden ortalarda olmadıklarına açık cevap.
Snooker dünyasının buna alışması çok zor olucak belki ama devir değişiyor. hiç biri belki 2000'lerin Ronnie'si gibi olamayacak ama, 2013 şartlarında en iyi ikili bence kesinlikle Robertson ve Selby'dir.
Bir de Hendry 27 yıl 36 title, Ronnie 21 yıl 24 title, Higgins 21 yıl 25 title, Williams 21 yıl 18 title, Selby 14 yıl 3 title, Neil 12 yıl 8 title, Ding 10 yıl 6 title, Judd 8 yıl 3 title
SilSelby'nin çok yüksek sıralama puanı toplamasının sebebi PTC'lerden başka bir şey değil.Sadece son 2 yıllık rolling list'de 17 bin PTC puanı elde etti.Sezon başı 8 bin ediyor neredeyse.
SilDün konuşurken lafı açıldı, Selby, Neil gibi adamlar günümüzün yüksek kalite oyuncuları olmasına rağmen break-building konusunda çok gerideler.Maksimum seri olayına girmiyorum bile.Düşünün ki sezonda toplam 7-8 turnuvayla oynayan Hendry, Higgins ve Ronnie yüzlük seri listesinde en tepede inanılmaz açık ara bir farkla oturuyorlar.
Yani hepimizin söylediklerini birleştirirsek günümüzde artan kalite ya da rekabet falan yok.Düşen oyuncu profilleri var.
Zaten ikisinin de bir Ronnie kadar iyi olmadığını söylüyorum fakat yine senin de dediğin gibi elimizdekilerin en iyisi bu, takvim bu, turnuvalar bu.
SilBenim anlatmaya çalıştığım Hendry bıraktı, Ronnie ince bir ip üzerinde yürüyecek WSC'de, Higgins de problemler yaşıyor. Williams'ın snooker'ı resmen öldü. Bu isimlerin bir kez daha oyununun en iyisi olamayacağını söylüyorum. (Bakın gelip dünya şampiyonu olurlar, kastım bu değil. Sezonun tamamından bahsediyorum)
Ya aslında aynı şeyleri söylüyoruz :D Benim asıl dikkat çekmek istediğim nokta şu son zamanlarda özellikle ES spikerlerinin dile doladığı "kalite, rekabet arttı" sözü.Artan hiç bir şey yok.
SilBen buna katılıyorum işte :) Hepsi kendi dönemlerinde o kadar aralarında fark açıyordu ki rakipleriyle rekabet yoktu , ama şimdi tamam Neil-Selby 1 adım önde ama Maguire,Ding,Judd,Allen,Carter,Murphy hatta Bingham bile aday olabiliyor. Rekabetin artmasından kasıtları bu bence. Yani dünya 1 ve 2 numarası arkasındakilere kalite olarak çok büyük fark açamadı o dönemlerde olduğu gibi
Silselby nin de diğerleriden arıyan özelliği,ki bu özelliği kimse de yok o da; skor ne olursa olsun oyundan kopmaması.Selby hariç kimse 5 snookerdan masaya dönmezdi.Ama o döndü.İtiraf ediyorum, Selby ilk ekranlarda boy gösterdiğinde tavırlarından, hareketlerine gıcık oluyordum.Daha önce hiç hırsını yansıtan bir oyuncu yoktu.Evet,Selbynin doğal yeteneği higgo ve roket kadar değil.Kariyerini dünya şampiyonu olamadan tamamlarsa yazık olur hemde çok yazık.Aynı şey Ding,Maguire,Trump için de geçerli.Hatta ,ağır Ronnie taraftarı olsam da Finalde ikisini görmekten keyif alacağım.Finale kadar yolları erken kesişiyor mu bilmiyorum?.Bilmem sizde fark ettiniz mi ama 5 snookerdan masaya dönerken gözleri dolmuş bir şekilde geldiğini fark ettim.İçinde ki hırsı yansıtan bir kareydi.Son olarak dominasyon konusuna gelirsem.2000ler de kimsenin ağır domine ettiği(Hendry reyiz hariç ki adam 7 kere dünya şampiyonu oldu boru mu!) bir dönem şimdiye olmadı.Enerjisi yüksek,kazanma arzusu kimde daha fazla olduysa onlar kendilerini gösterdi.
YanıtlaSil