26 Mayıs 2010 Çarşamba

Eğer kaybetmeseydim...



Dünya Şampiyonası'nın unutulmazları arasına imzasını atmış olan Martin Gould worldsnooker.com'da ki röportajında turnuvadan sonra olan bitenleri ve o an yaşadıklarını anlattı.Ben de sizlerle paylaşıyorum.

-The Crucible'da yaşadıkların hakkında neler düşünüyorsun?
Harika bir turnuvaydı ve her dakikasında eğlendim.Hayal kırıklığı ile bitmiş olmasına rağmen bana artı yönde çok fazla şeyler kattı.Büyük bir turnuva içerisinde olduğumu ilk kez hissettim.Bunu bana hissettiren ise sadece oynadığım oyun değil oranın büyüleyici atmosferi.Geçen sezon ilk tur maçında Mark Allen'a karşı 7-2 geriye düşmüştüm.Oradan geri dönmek bana Everest'in tepesine tırmanmak gibi gelmişti.Bu sefer ise Marco Fu'ya karşı iyi başlamadım ancak geri dönüş yapabildim.

-Marco Fu'yu karar oyununda 90'lık bir seriyle yendin.Orada tam olarak neler oldu? Ve birde Neil Robertson'a karşı durumu 11-5 yaptığında en iyi snookerını oynadığını düşündün mü?
2003 Dünya Şampiyonası ön elemelerinden beri ilk kez bu kadar iyi oynadığımı düşündüm.Orada ön elemelerde Stephen Maguire gibi bir oyuncuyu da elemiş ve sondan bir önceki turda ise Patrick Wallace'a elenmiştim.Şimdi ona benzer bir oyun oynadım ve toplara vurduğumda toplar adeta uçuyor gibiydi.Bunu birde böyle büyük bir turnuva ve özel bir yerde yapınca benim için unutulmaz oldu.Bu tecrübe benimle hayatım boyunca yaşayacak.

-Neil Robertson'la yaptığın maç 11-5 devam ediyor olsaydı, kazanabileceğini düşünüyor muydun?
Evet, çünkü o geceki seans arası benim hızımı kesti ve ertesi güne kadar beklemek zorunda kaldım.Eğer oyun o sırada devam ediyor olsaydı muhtemelen maçı 13-5 kazanacaktım çünkü o gece hiç bitmesin istiyordum.Şöyle bir geriye baktığımda ilk seansta durumu 8-0 ya da 7-1 gibi bir skorla bitirebilirdim ve bu 6-2'den daha iyi olurdu.İkinci seansta da kazanmaya yakın olduğum bir kaç frame kaybettim.Her iki seansı da işe katarsak belki maçı 13-3 bile kazanabilirdim.Ancak snookerda tecrübeniz de önemlidir.Neil geri dönüş yapmaya başladığında birşeylerin üstüme gelmeye başladığını hissettim, herşey değişmişti ve ben bunun üstesinden gelemedim.

-Senin maçının 3. seansından önce Steve Davis, John Higgins'i elemişti ve senin çeyrek finalde rakibin olabilirdi.Bu sana ekstra olarak bir yük getirdi mi?
Evet bu konuyu arkadaşlarımla da konuştum ve kendi maçım bitmeden o maçın skorunu öğrenmek istemiyordum.Steve Davis harika bir oyuncu ve onunla The Crucible gibi bir yerde oynamak muhteşem olurdu ve onu yenebilirdim de.Ayrıca bu benim içinde büyük bir test olabilirdi çünkü karşımda ki muhteşem tecrübelere sahip büyük bir oyuncu.Eğer Neil'i yenebilseydim diğer tüm turları geçerek finale yürüyebilirdim.Çünkü diğer büyük isimlerde turnuvadan elenmişlerdi ve şöyle bir düşündüğümde diyorum ki kupanın üzerinde Neil'in adının yerine benim adım yazabilirdi tabi Neil'i eleyebilseydim.Davis ile oynamak harika olacaktı.Ayrıca bir Spurs(Tottenham) taraftarı olduğumdan o sırada onların Manchester United'a karşı 3-1 mağlup olduklarını öğrendim ve bu da bana iyi geldi diyemem.

-Yenilmiş olmana rağmen kendini şu anda kariyerinde bir üst noktaya geçecek olarak düşünüyor musun?
Şühesiz ki.Kendime olan bir inancım hep var birşeyler yapmanın zamanı geldiğini çoğu zaman düşündüm.Bir sonraki sezonu bekleyemeyeceğim ve Sheffield'da kaldığım yerden devam etmek istiyorum ve tabi bir de ilk 32'ye girmek istiyorum.Uzun formatlı maçların olduğu turnuvalarda iyi sayılırım UK Championship ve Dünya Şampiyonası gibi.Oyun başlangıçlarım biraz zayıf oluyor ve bu yüzden en iyi 9 frame üzerinden oynanan maçlarda sıkıntılar yaşıyorum.Bu yanımı geliştirmem gerek.

-Peki snookerın yeni organizasyonu olan Shoout-out'u dört gözle bekliyor musun?
Aslında hızlı bir oyuncu olduğum için 20 saniyelik bir vuruş süresi bana yetecektir.Bu turnuvayı ilk kazanan olmak istiyorum.

-Sheffield'da bulunduğu süre içerisinde gördüğün ilgiden memnun musun?
Tam olarak bir fikrim yok.Utangaç ve sessiz bir insanım.Orada gördüğüm ilgi yaptıklarımın bir parçasıydı ve başarılı olmam için aslında bu desteği kullanmam gerek.Bir çok medya kuruluşuyla röportaj yaptım ve önceden olduğumdan daha fazla tanınıyorum.

-Bu yaz neler yapacaksın?
Şu aralar golf oynuyorum.Biraz snooker çalışması yaptım ve toplara tıpkı Sheffield'da ki gibi vuruyorum.Bu iyi bir işaret.Yanardağın külleri temizlenince de Kıbrıs'a tatile gideceğim.

-Bu sezon 16 bin £ kazandın.Bu parayla neler yapacaksın?
Bir kısmıyla arkadaşlarımı yemeklere götürdüm ancak bu konuda biraz ihtiyatlı davranıyorum.Paramı saklıyorum çünkü ne zaman ne olacağını bilemezsiniz.

-Bu sırada, Tottenham taraftarı olduğundan bahsettin.Peki onların Şampiyonlar Ligi'ne katılması hakkında neler düşünüyorsun?
Orada olmak güzel bir duygu tabi önce ön elemeyi geçmemiz gerek.Gruplara kalacağımızı düşünüyorum ancak sonrası yapacağımız transferlere bağlı.Craig Bellamy ve Micah Richard gelmesi iyi olacak.Ayrıca Robbie Keane'nin geri gelmesini istiyorum.Ailemle beraber sezon içerisinde bir kaç maça gideriz.Geçen sene ve ondan önceki sene Carling Cup finali için biletim vardı ama gidememiştim.Çünkü Dünya Şampiyonası'nın ön elemeleriyle aynı tarihe denk geliyorlardı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder